Ateşli Silah Teknolojisi ile Paralel Gelişim Gösteren Askerî Tekstil Sanâyiî
Dikkat Cezbeden Renklerden, Fark Edilemeyecek Renk ve Desenlere; Ordu Üniformaları

Asırlar boyunca devletler, ordularını “rengârenk” denilebilecek bir çeşitlilikte giydirdiler. Günümüzdeki en yaygın askerî kıyâfet tipi olan hâkî renkli üniformaların geçmişi ise çok da eskiye dayanmıyor.
Dünyâ târihinde, siyâsî teşeküller vâr olduğu andan îtibâren, askerî teşkîlâtlar da hayat buldu. Ordularda yer alan asker ve subaylar ise rütbe ve vazîfelerinin niteliği doğrultusunda, çeşitli üniformalar giyiyor; bu üniformalar da çok değişik tip ve renklerde olabiliyordu.
Askerî kıyafetlerin gösterişli olması, öncelikli tercih kabûl edilip çok renkli ve değişik aksesuarlarla donatılmış; başlıklarla daha da heybetli olmasına dikkat edilmiş ve giysilerin düşman üzerinde, morâl bozukluğuna yol açacak şekilde tasarlanmış olmaları da bekleniyordu.
Ateşli Silahlar İçin Hedef Tâyîn Edilen Renkler
Askerlere ilişkin bu kıyafet tercihleri, “klasik devirlerin” ağırlıklı olarak “kılıç kalkanla” yapılan savaşlarında, pek fazla bir soruna yol açmıyordu. Ancak teknoloji ilerleyip ateşli silah türleri geliştiğinde, bu renkli, parlak, gösterişli giysileri giyen askerler, çok uzaktan bile iyi birer hedef olmaya başlamıştı.
Askerî strateji ile entegre teknolojiye kafa yoran uzmanlar, “en uygun renk, sâde kıyafet ve gerekli minimum teçhîzât” konseptini geliştirdiler. Napolyon Savaşları, bu yönde arayışların görüldüğü “ilk modern dönem savaşları” olarak târihe geçti.
“Kırmızı Urbalılar”, Kolay Hedef Olduklarını Anlayınca “Hâkî Renk” Ortaya Çıktı
Aslında kamuflaj denemeleri, ilk olarak askerler tarafından değil; avlayacakları hayvanların kendilerini fark etmelerini önlemek üzere, avcılar tarafından yapılmıştı. Ancak bunlar, münferît sayılabilecek, düzensiz denemelerdi.
Kurumsal anlamda, askerî üniformalarda hâkî rengin kullanılması ise; ilk kez İngilizler ordusunda görüldü. Sömürge faâliyetleri için Hindistan’da bulunan İngiliz kuvvetleri, 1850’li yıllarda, bu rengi seçmişlerdi.
İngilizler, Hindistan’a geldikleri ilk zamanlar, klasik giysileri olan kırmızı ya da beyaz renkli üniformaları giyiyorlardı. Amerikan iç savaşında görev yapan İngiliz askerlerine; “kırmızı urbalılar” denilmesine yol açan bu giysiler, Hindistan’da da tercih ediliyordu.
Ancak Amerika’daki savaş günlerine kıyasla, gelişen silah teknolojisi sonucunda, uzun namlulu tüfekler, giderek yaygınlaşıyordu. Bu durum ise hem kırmızı hem de beyaz üniformaları giyen İngilizlerin, artık uzaktan kolay hedef hâline gelmesine neden oluyordu.
Üniformalar, Toza ve Çamura Bulandı; Hattâ Üzerlerine Çay Bile Döküldü
Bu soruna çözüm arayanlar arasında, Britanya ordusundan; “Hary Lumsden” de vardı. Lumsden, İngiliz askerlerinin cephede, devriye yaparken ya da şehir içerisinde, kıyafetlerinin en az fark edilir olması amacıyla denemelere başladı.
Üniformaların üzerine, toz ve çamur süren, hattâ biraz da çay döken Lumsden; böylece giysilerin renklerini, gölgeli kahverengi bir tona dönüştürmeyi başarmıştı. İngiliz üniformaları, artık “arâzîye uygun” bir hâle gelmişti.
Toprak rengine çalan bu üniformalara, Hintçe toprak rengi anlamına gelen; “khaki” adı verilmişti. “Khaki”, Türkçe’ye de “hâkî” olarak geçmişti.
Üniformalarla ilgili bu buluştan sonra, tekstil sanâyiî, “khaki” renkli kumaşlar üretmeye başladı. XX. yüzyılın başlarında îtibâren de sâdece renkteki değişiklikle yetinilmeyerek, desen çalışmalarına da girişildi. Hâkî asker üniformalarının üzerine, “toprak, sarı ve kahve tonlarında bitki ve yaprak desenleri” görüntüsü veren hatlar işlendi.
Ordular, Kamuflaj Desenleri İçin Ressamlarla Çalıştı
Bu arada, tekstil teknolojisinin henüz istenen yumuşaklıkta, büyük ölçekli, serî üretim kumaş yapamaması, başka arayışları da tetikledi. Özellikle I. Dünyâ Savaşı’nda kullanılan kumaşlar, çok sertti; dolayısıyla askerlerin hareket kâbîliyetini de kısıtlıyordu.
Araştırmalar sonucunda, 1932 yılında, pamuktan üretilen; “cramerton” ismi verilen üniforma türü geliştirildi. “Cramerton”, dayanıklılığı ve içinde kolayca hareket edilebilmesi gibi avantajlarından dolayı, II Dünyâ Savaşı’nda, ABD ve İngiliz ordularında en yaygın kullanılan arâzî üniforması hâline geldi.
İngiliz ve Fransız orduları, kamuflaj desenlerini oluşturabilmek için ressamlarla işbirliği de yapmışlardı. Hattâ dünyâca ünlü İspanyol ressam Pablo Picasso’nun, ordu giysilerini görünce; “Bunlar, benim desenlerim!” diye gururla tepki gösterdiği de rivâyet edilmektedir.